Bugün bir sosyal medya hesabında okumuş olduğum bu hikaye çok hoşuma gitti ve paylaşmak istedim. Aslında, iyilik olarak bize hediye edildiğini düşündüğümüz bir şey, ve ardından sonuçları... Tabi paylaşmak istememdeki başka bir sebep ise, çocukların deney yoluyla gerçekleri daha güzel kavradıklarını bir kere daha vurgulamak. Bu yüzden evde çocuklarıma bir şey öğretmek istediğim zaman, genellikle deney ve gözlem metodunu kullanırım; herkese de tavsiye ederim.
SÜT TOZU
Ankara’da bir ilkokul...
1955-60’lar, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozlarını içmek için sıradalar...
O günlerden yaşanmış bir anı
"1960'lı yıllarda ilkokula gidiyordum.
Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; Abd'den yardım olarak gelmiş!
Bizim evde 100'e yakın keçi vardı, 30'dan fazla inek vardı.
Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu.
Bize yetecek kadar her türlü süt ürünümüz vardı.
Ama ben cicili paketler içindeki süt tozu paketlerini sevine sevine eve getirdim.
Eve girmeden önce avluda dedemle karşılaştım; 'elindeki nedir?' diye sordu. Açıkladım... 'Bizim sütümüz var, götür onu geri ver, sütü olmayan çocuklara versinler.' dedi. aslında köyümüzde sütü olmayan ev yoktu. ben biraz duraklayıp götürmek istemedim. 'Oğlum, bunlar bizim iyiliğimiz için bunu vermiyorlar, bizi zehirlemek için gönderiyorlar!' dedi.
Ben okulda aldığım derslerden kendime güvenerek dedeme karşı geldim.
Söylediklerini okula gitmemiş dedemin cehaletine yordum.
Ona itirazlar ettim.
Beni ikna edemeyince inandırmak için bir deneye başvurdu. Güçlü bir köpeğimiz vardı. 'Git, süt tozunu süte çevir getir.' dedi. Gittim, süt tozundan süt yapıp getirdim. Köpeğimiz kulübesinde idi.
Götürdük ve önüne koyduk.
Ağzını koydu, yaladı, çekti, bırakıverdi; 'Siz beni zehirlemek mi istiyorsunuz?!.' anlamında hırsla bize baktı.
Saldıracak gibiydi.
Kabı aldık.
Dedem onu suda yıkadı.
Sonra bana 'git, evden bizim sütten getir.' dedi.
Evden yarım kilo kadar sütü götürüp yıkanmış kaba koydum. Yine köpeğin önüne sürdük.
Ağzını koydu.
Bir defa nefes aldı.
İki içimde sütü bitirdi. dedem hiç okula gitmemişti ama öğretmenimden ve o sütleri okulumuza gönderen yetkililerden daha çok şey biliyordu..."
Ve bu dağıtılan süt tozlarından sonra Turkiyede ilk "Çocuk felci vakaları görüldü ve felç salgını başladı." Sonra ne mi oldu?
Amerika bize milyon dolarlar karşılığında çocuk felci aşıları sattı..
Ne kadar manidar..
Bizi bomba ve silahlarla öldürenlerin,aşı ve yiyeceklerini masum gördüğümüz sürece daha çok aldanacağız.
Önce bizi hasta edip,peşine ilaç ve aşısını satıyorlar!
-Alıntı-
Bizim de çok uyanık olmamız gerekiyor.
YanıtlaSilKesinlikle...
SilSoluksuz okudum ve üzüldüm de.
YanıtlaSilDeney ve gözlem metodu ile öğrendiklerimi asla unutmadım ben de :) Bir de yanlış yapıp öğrendiklerim varki onlar iyice oturdu :))
Sevgiler
Evet, ben de üzüldüm. Ayrıca ne kadar da doğru söylemişsiniz. Yanlış yapınca, öğrenilenler daha bir oturuyor... Yine de yanlışsız yarınlara...
SilBlogun tam benlikmiş. Çünkü anasınıfı öğretmeniyim. Bu tür
YanıtlaSildeneyleri sürekli yapıyoruz. Blogumda anlatmıyorum ama facebookta Anasınıfı Etkinlikleri adında bir grupta paylaşıyorum. 450 kişi ekli olan profilinde renk renk şekerler bir kurabiye adam olan grup. katılmak istersen...
Ne güzel, tanıştığımıza çok memnun oldum. Gruba da kesinlikle katılmak isterim. 😊
YanıtlaSilBen de okumuştum bu yazıyı daha önce de bir tuhaf olmuştum. 66 larda biz de içtik o sütlerden, gerçekten de hala tiksinirim kokusundan. o koku yüzündendir gerçek sütten de tiksinmiştim. belki 30-40 yıl doğru dürüst süt içemedim. :)
YanıtlaSilEvet, çok etkileyici bir yazı. Ben içmediğim halde bu kadar etkilenmişken, sizin gibi bu durumu canlı canlı yaşayanların etkilenmemesi mümkün değil. Yorumunuz için teşekkürler.
YanıtlaSilMerhabalar Berlin Berlin.
YanıtlaSilŞİmdi sizin sayfanızı izlemek için, izleyiciler eklentisine üye oldum. Profil resmimi tıklayın ve açılan penceredeki bilgilerden ulaşabilirseniz bana ulaşın bakalım. Ulaşamazsınız. Neden? Çünkü açılan pencerede takip ettiğim blog sayfalarının isim listesinden başka bir bilgi yok. Sayfa sahibinin yeni üye olan birinin izlediği blog sayfaları listesi ile ne işi olabilir ki? Hiç bir işine yaramaz! Ama orada sayfa sahibinin Blogger'deki sayfa adresinin linki olmuş olsaydı(evvelden vardı, şimdi kaldırıldı) o linkten kendini ziyaret eden şahsın sayfasına ulaşabilirdi. Ama şu andaki uygulama ile bu mümkün değil.
Ben 8 Nisan 1955 doğumluyum ve şu anda 63 yaşındayım. İlkokula devam ederken söz konusu süt tozundan okulda ben de çok içtim. Aynen fotoğrafta paylaşıldığı gibi dersin birinde sobanın üzerinde kaynatılan süttozu güğümünden evlerimizden getirdiğimiz bardaklara süt aktarılır bizler de sıcak sıcak içerdik. Süt tozu torbalarının üzerinde tokalaşan iki el resmi ve ABD yıldızları vardı. Buradan anlıyorduk ki, bu süt tozu Amerikan yardımıydı. Çocuk felci rahatsızlığı gibi bir rahatsızlık geçirmedim ama, benim bedenim içtiğim bu süt tozundan ne kadar etkilendi bilemiyorum. O yıllarda çocuk felci geçiren hiç duymadım, ama o devirde haberleşme ortamı bu kadar da yaygın değildi. İlkokul 3. ya da 4. sınıfta okurken, bir arkadaşımız vefat etmişti, ama hastalığının ne olduğunu o zaman öğrenememiştik. belki de o arkadaşımız çocuk felci geçirip vefat etmiş de olabilir.
Kimse kimsenin dostu değil artık! Kimse kimseye bedavadan bir şey vermez!
Selam ve dualarımla.
Merhabalar Recep Altun,
Silo dönemlerde okula gitmiş olan herkesten duyduğum cümle "Ben de içtim." Maalesef çok büyük bir kesim içmiş. Dediğiniz gibi o zamanlar iletişim sisteminin yaygın olmaması nedeniyle kimde, hangi hastalık, hangi ölçüde oluşmuş duyulmamış. Ancak o zamanlar bir lütufmuş gibi dağıtılan bu süt tozlarının sağlık üzerindeki tahribatları günümüzde bilinmesine rağmen, bu defa da günümüzde para vererek almış olduğumuz bir çok ürün (özellikle çocuk yiyecekleri; meyveli yoğurt, cips, fast food ürünler...) mutfaklarımızda tüketilen ağırlıklı ürünlerden değil mi? Maalesef öyle. İnsanlarımızın çok dikkatli olması, uyanık olması gerekiyor. Dediğiniz gibi "Kimse kimsenin dostu değil!"
İyi akşamlar, sevgiler ve saygılar.